Pazartesi, Kasım 27, 2006




9 Haziran 1963 Kentucky, Amerika da doğan
John Christopher Depp yakın arkadaşı Nicolas Cage'in menejerine tanıştırmasıyla ilk rolünü "A Nightmare on Elm Street" filminde alır.

İlk adımın ardından 21 Jump Street adlı televizyon dizisindeki gizli polis rolüyle yüzünü ekrana alıştıran Deep için sıra oyunculuğunu göstermeye gelir ve benimde en sevdiğim filmler arasında yer alan Tim Burton harikası Edward Scissorhand filmiyle ilk büyük çıkışını yapar ve bu filmdeki rol arkadaşı Winona Ryder ile 3 yıllık karmakarışık bir nişanlılık dönemi yaşar.

Johnny Deep in her filmde fantastik ögelerin hakim olması yanında birbirine uzak karakterleri canlandırması beni en çok etkileyen yönü. 90 ların başında arka arkaya çevirdiği filmlerden Benny ve Joon pek büyük ses getirmesede özellikle mimikleri açısından takdire şayan bir performans sergileyen Johnny Deep hayranları için önemli filmlerden. Ardından gelen Emir Kusturica nın Arizona Dream inde Amerikanın iki değişik yerinde gitmek kalmak ve yaşamak rüyalarında yaşamaya çalışan adamı canlandırıyor.

Tim Burton ile birlikte çalışmaya devam ettikleri Otobiyografi filmi Ed Wood un ardından alışılmadık bir şekilde komedi ve melodramların tersine Gerilim filmi (gerçi Elm sokağı ve Müfreze de var ama onlarda başrolde değil) olan Nick Of Time da seyircilerin karşısında boy gösterir. Ama bizim Türk sineması gibi Hollywood da da işler aynı mantıkla yürür karakterler oyuncuya yapışıp kalır. Don Juan DeMarco Fantastik ögelerle süslenmiş bir ortaçağdan günümüze uzanan aşk adamı hikayesinin kumsallarda son bulmasıyla kapanır.

Birkaç film ayrı kalınca Tim Burton ile birbirlerini özler duruma gelen Deep fantastik bir western olan Dead Man de rol alır. Bu filmde o kadar ünlü rol alır ki bi ara Sinan Çetin çıkıvarecek mi acaba diye düşünsenizde sadece ünlü akını olmayıp bide film güzel olunca bu olasılık ortadan kalkıyor.

4 yıl kadar idare eder rollerde geçimini sağlayan Deep 99 da Yine Tim Burton la klasikler arasına giren bir filme imza atar. Sleepy Hollow. Ayrıca 99 yılında Deep 3 film birden çekmiş diğer ikisi Astronout's Wife ????? ve Roman Polanski yönetmenliğinde şeytanın geri gelmesini engelleyen antika kitapçı rolünde Ninth Gate.

Avrupalı yönetmenlerle çekilen filmlerine bir yenisini ekleyen Deep başrolünü Juliete Binochet ile paylaştığı Chocolat filmiyle 2003 e kadar durumu kurtarır.

2003 Johnny Deep için 2.doğum yılı olur ve efsanenin ilk adımı olan Pirates of the Caribbean - The Curse of the Black Pearl. Bir Zamanlar Meksika ve arından Stephan King kitabından uyarlanan Secret Window ile orta karar yoluna devam ederken bunların arkasına Peter Pan in yaşadığı olmayan ülkenin yaratıcısı James Barrie nin hayatınınçıkışı olarak nitelenebilecek dönemini anlatan Finding Neverland ini araya sıkıştırır. (İngiltere-Abd ortak yapımı)

Tim Burton ve Johnny Deep adları yan yana geldiğinde 2+2=5 olur gibi mantık üstü kural gereği yapılan 2 film (Biri animasyon da olsa) başarının doruklarında gezer. Corpse Bride ve Charlie and the Chocolat Factory.

Devam filmleri hep ilk filmin tadında olmaz mutlaka bi şeyler eksik kalır sözünü doğrulayan yüzlerce örnek varsada bu klişeyi yıkmayı başaran nadir filmlerden biri Caribbean Pirates 2 - The Dead Man's Chest. Bu filminde çok yakında 3. sü çıkacak.

Johnny Deep hakkında olumsuz fikri olanlar bile varsa bu uzun sinema yaşamında (1984-2006) pek çok klasikleşen filme imza atmış biri. Benim 1 numaram değilsede ilk aklıma gelen isimlerden biri Johnny Deep.

Filmeri ve rolleri

# A Nightmare on Elm Street (1984) .... Glen Lantz
# Private Resort (1985) .... Jack
# "Lady Blue" .... Lionel Viland (1 episode, 1985)
# Slow Burn (1986) (TV) .... Donnie Fleischer
# Platoon (1986) .... Private Gator Lerner
# "Hotel" .... Rob Cameron (1 episode, 1987)
# Cry-Baby (1990) .... Wade "Cry-Baby" Walker
# "21 Jump Street" .... Officer Tom Hanson (52 episodes, 1987-1990)
# Edward Scissorhands (1990) .... Edward Scissorhands
# Freddy's Dead: The Final Nightmare (1991) (as Oprah Noodlemantra) .... Teen on TV
# Arizona Dream (1993) .... Axel Blackmar
# Benny & Joon (1993) .... Sam
# What's Eating Gilbert Grape (1993) .... Gilbert Grape
# Ed Wood (1994) .... Ed Wood
# Don Juan DeMarco (1995) .... Don Juan
# Dead Man (1995) .... William Blake
# Nick of Time (1995) .... Gene Watson
# Donnie Brasco (1997) .... Donnie Brasco/Joseph D. 'Joe' Pistone
# The Brave (1997) .... Raphael
# Fear and Loathing in Las Vegas (1998) .... Raoul Duke
# L.A. Without a Map (1998) (uncredited) .... William Blake/Himself
# "Top Secret" .... Narrator (2 episodes)
# The Ninth Gate (1999) .... Dean Corso
# The Astronaut's Wife (1999) .... Commander Spencer Armacost
# Sleepy Hollow (1999) .... Ichabod Crane
# The Man Who Cried (2000) .... Cesar
# Before Night Falls (2000) .... Lt. Victor
# Chocolat (2000) .... Roux
# Blow (2001) .... George Jung
# From Hell (2001) .... Inspector Frederick Abberline
# Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl (2003) .... Jack Sparrow
# Once Upon a Time in Mexico (2003) .... Sands
# Secret Window (2004) .... Mort Rainey
# "King of the Hill" .... Yogi Victor (1 episode, 2004)
# Finding Neverland (2004) .... Sir James Matthew Barrie
# The Libertine (2004) .... Rochester
# Charlie and the Chocolate Factory (2005) .... Willy Wonka
# Corpse Bride (2005) (voice) .... Victor Van Dort
# Pirates of the Caribbean: Dead Man's Chest (2006) .... Jack Sparrow

Pazartesi, Kasım 20, 2006

Yine pazar klasiğiyle sinema ya gittim ve hiç üşenmeden yine 2 film birden yaptım.

ilki adından çokça söz ettiren " Eve Dönüş " diğeri adından pek bahsettirmesede Zeki Demirkubuz'un fantastik ve tutkulu bir aşk üçlemesi çerçevesinde geçen yol hikayeleri bile sayılabilecek gezgin aşk serüveni " Kader "

Eve Dönüş renkli oyuncu kadrosu yanında tarihi film konusunda gayet başarılı bir çalışma ve sanki 26 yıl önce olan olaylar hiç yaşanmamış gibi kabul edilerek 3 yıllık sindirme döneminin ardından özallı yıllarla başlayan gemisini kurtaran kaptan sürecinin başlangıç noktalarının nerede başladığını bir neslin hapishanelerde işkencelerde nasıl sindirildiğini apaçık ortaya koymakta.

Kader filmi Zeki Demirkubuzun Masumiyet filminin 40 lı yaşlardaki aşıkları Uğur ve Bekirin fırtınalı başlayan karışık ve gezgin aşklarını anlatmakta. Bu üçlü bir aşk hikayesi ama Amerikan filmlerindeki gibi değil. Bekir Uğur'a evini işini bir kenera bırakıp şehirler boyu sürecek bilinmeyen serüvenlere atılmak için bir an bile tereddüt etmez. Yolda rastgeldiği arkadaşından Sinop'a gittiğini duyunca koşarak Sinop'a gider ve orda Uğur kendisiyle artık görüşmek istemediğini söyleyince intihar bile eder. Oysa bekirin bu aşkına karşılık Uğur Zagor adında Pisikopat ruhlu bir katile aşıktır. Ve hayatını ona adıyacak uğrunda şehir şehir gezecek ve hatta onun için pavyonda çalışıp orospuluk yapacak kadar sevmektedir. Farklı bir aşk hikayesi yanında ataerkil aile ilişkilerinin kentsel yaşamda hala etkili olduğunu da yansıtmakta.

İki filmin en garip ortak yanıysa iki filminde Türk-Yunan ortak yapımı olması.

Cumartesi, Kasım 18, 2006

Sözsüz bir melodi yankılanıyor havada
hava akşama dönerken
deniz üzerinde selama duran ayışığına mı
hoşçakal diyen günışığına mı dönüp bakayım

karmakarışık duygular içindeyim
içimde bir ses yok
yardımcı olmak için fısıldayacak
kendim yapmalıyım üzerime düşeni

bir ayna sanki rüyalarımdaki
hiç görmedim ayın denizden geldiğini
benim için düşleyen birileri var
karşı sahilde
oysa düşman değil miydi?

Aynaların gerçeği gösteren yüzü
belkide karşımızdakine baktığımızda
öfke ve nefret doğuran
karşımdaki insanın benden ne farkı var?

Ölümsüz değiliz
Bedenlerimizden geriye kalan bir şey yok
tek ölümsüz olan düşünceler
ve ardında bıraktığı
yıkımlar
zaferler
ölümler.

Yarına kalan
bugün düşlediklerin oysa.

Salı, Kasım 07, 2006

Geçmişin karanlık bir kutusu vardı
ve içine atıp kurtulmak istenilen pek çok gerçek saklıydı
dönüm noktalarından birbirine birleştirircesin
numaralrı takip edip
bir resmi orataya koyabilmek mümkün olsa
ve adına geçmişin karanlık yüzü dense
Christoffer Boe nin kutusumu gerçekleri saklamaya yetecek
yada Boris Vian ın Kırmızı otlaklarda yapmaya çalıştığı makinesi
her şeyi öğütüp
geçmiş zamana ait ne varsa
silip atıcak mı hatıraları


Benim seni sevdiğime inanıyormusun?

Bilmiyorum; Yani yalan söylediğini zannetmiyorum ama emin değilim.

ardında bıraktığın sadece kendi hayatın değil ki. Seninle birlikte nefes alıp veren nice insan değer katıyor hayatına. Mükemmellik adına kusursuzluğun mimarı olabilmenin sancıları olsada içinde. Hatalarını yaşamın bir parçası olarak görebilmek zordur belki. Ama yaşamından hata yaptığını zannettiğin anları kesip aldığında geride kalan nedir ki?

Steril bir ortamda yalnızlığın izoleli soğuk uzaklığı geceden daha karanlık daha korkutucudur. İçinde kalan hatıraları unutmaya başladığında kendinden yitirilen parçaların bir daha dönüşü olmadan elinden kayıp gittiğini görürsün. Bir gün gelipte anlamsız bir yaşama anlamsız bir dünyaya ait hissedersen kendini. Geçmişinle yüzleşmen gerekebilir. Oysa unuttuğun hatıralardaki bir gözyaşıydı belki seni sonsuzluktan uzak tutan.