Salı, Mayıs 09, 2006

Gabriel Garcia Marquez - Kolera Günlerinde Aşk

Ancak tanrının sonsuz lütfuyla var olabilen saçma bir icattı evlilik. Birbirini yeni tanıyan, aralarında akrabalık olmayan, yapıları başka, kültürleri başka, hatta cinsleri bile başka iki insanın birdenbire kendilerini birlikte yaşamaya, aynı yatakta yatmaya, beklide her biri başka başka yönlere gitmek üzere çizilmiş iki yazgıyı bölüşmeye mahkum bulmaları her türlü bilimsel düşünceye aykırıydı. “Evliliğin sorunu şu,” diyordu, “her gece seviştikten sonra sona erer, her sabah kahvaltıdan önce yeniden kurulması gerekir.”
Sayfa 238


Tarihin sayfasında kapalı kapılar ardında birbirlerinin yaşamlarını doğrudan etkileyen 3 insan hakkında ayrı ayrı hayat hikayeleri zaman zaman birbirlerinden uzaklaşsalarda yaşamın içinde hep bir diğerinin varlığıyla ayakta kalmaya çalışan insanların öyküsü ve tutkunun, bağlılığın, aldatmanın, sevgisiz cinselliklerin perdesinde ışıldayan aşkların yaşandığı bir latin amerika hikayesi.

Herkes aşkın tanımını yapıyor kendince her karakterin bir aşk tanımı var orospusundan geç kızına ama Dr. Urbinonun evlilik tanımı benim için en ilginç betimlemeydi.

4 Comments:

Blogger vintage biscuit said...

marquez bi şekilde hep doğru cümleleri kuruyor . ve ben onu okumaya bayılıyorum

Blogger Gamzeli said...

çok güzelmiş...

Blogger ucusanlar said...

insanlar neredeyse 16.yy'a kadar aşkı hiç bilmezlerdi. Anlatılanlar da masallardan ibaretti.

Erkekler zenginliğine göre, kadınlar gücü kuvvetine göre seçilirdi. Yani neredeyse doğadaki her hangi bir hayvanın seçimi gibi.

Temelde Fransız ve İngiliz kültürüdür aşkı yaşamın içine sokan.

Yani programımızda olmayan bir şeye bizi zorlayan...

Blogger Bulsara said...

Ama en ateşli aşklar değilmidir umulmadık programların katili ve yine aynı saflıkla dünyaları değiştirme gücü sağlayan kimdir? kendi yalnızlığıyla kuşanmış hayata küskün bir insan varmıdır? Aşkın hayalleriyle umuda yelken açan serüvencilerdir yeni dünya yı değerli kılan.

Yorum Gönder

<< Home