Cuma, Kasım 30, 2007

Kırık bir sokak lambasının altında bekler gibi
yıldızların seyrinde bir yelkenliyim
rüzgarından yoksun kalmış
Işığa yol almak isteyen.

Gece kadar karanlık
sokak lambası kadar yalnız
yitrilmiş bir aşk kadar acı
yorgun bir kaldırımın yolcusu.


29 Nisan 2005 yılında Bent Hamer adlı bir norveçli tutmuş bukowskinin Factotum unu filme çekmiş ve benim bundan haberim yok. Çok utandım. Hemen gidip izledim. Kitaplarına göre biraz yavan kalsada mat dillon bukowski rolünde çok başarılı. Mutlaka izlenmeli.

Hani herkes arkadaş
Hani oyunlar sürerken
Hani çerçeveler boş
Hani körkütük sarhoş gençliğimizden
Hani şarkılar bizi henüz bu kadar incitmezken
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden.

geride kalan unutulmamış günleri düşlemek istercesine doğdu güneş. Yalanların hep acıttığı gerçeği gibi uyanmak da acıtır yeni bir güne henüz hazır değilsen.

O kadar alışmışsındır ki sensiz bir şeylerin devam etmesine sabah güneşinin yatakta mahmur yüzüne vurmasına şaşırarak uyanmak senin için süpriz değildir. Güneşin benimle işi ne ki. Neden bu kadar erken ve neden neden neden...

Belki de bugün hayatımdaki son gün, az sonra çarpmadan kapanmayan kapımı son bir kuvvetle asılarak bir daha hiç yatmayacağım yatağın düşeriyle yola koyulacağım.

Kim benim için önemli olan? Ardımda bıraktığıma üzülmem gereken kişi var mı? Yaşam bir orman kadar kalabalık ve bir o kadar vahşi olsada ben yalnızlığı tercih ederim.

Uzun zaman önce hatta daha uzun zaman önce yaşamış olmayı isterdim. Henüz dünya bu kadar kalabalık değilken. ben bile yokken belki.