Çarşamba, Temmuz 25, 2007

Uzak yıldızlarda olmayı düşlesende hayatın tam içindesin. Yaşam dediğin şey sadece nefes alıp vermekten ibaret değil. İçinde sevgi var nefret, gözyaşı ihanet, aşk, tutku ve kan.

Bir gözyaşı gibi akıp gitmek istesende ırmakların döküldüğü denizlerde seni boğulmaktan koruyacak bir koruyucu ele ihtiyacın olacaktır.

Merdivenleri yukarı çıkarken gökyüzüne yaklaştığını hissetsende senden önce pek çok insan bu merdivenlerden adım adım yükseldiği gerçeği var karşında.

Tepeleri dağları tırmanmak hiç ayak değmemiş topraklarda gökyüzüne yaklaşmak. Sanki göğe tutunacak kadar, yıldızlara uzansan dokunacak kadar yakın olmak...

Pazartesi, Temmuz 16, 2007


Ege bebek aramıza katıldı. Gözümüz aydın. Çok sevgili arkadaşlarım Ömür-Yasemin çiftinin bu yumuk yumuk bebekleri artık aramızda. onu elimizden geldiğince mıncıklayıp büyümesine tanık olmak artık bizlerin öncelikli vazifeleri arasında :D

Çarşamba, Temmuz 11, 2007


Rüzgar hafiften eserken denizden yükselen iyot kokusu tüm egzoz gazlarına çöp kokularına sanki hiç var olmadıklarını ispat eder gibi ciğerlerine dolmakta. Ufukta güneş denize teslim etmekte kan kırmızısı alacakaranlığın doğuşu için.

Karadan uzaklaşırken toprağın kokusunun özlemide var tabii ki hatıraların içinde en derinde. Kırmızı şarapla güvertede karanlık suları seyre dalarken sebepsiz yere hüzünlendirir bu. Belki de o yüzdendir geçmişin hep acı vermesi geçip gittikten sonra geri dönmüyor çünkü zaman.

Yaşamanın verdiği acımtrak bir gülümsemeyi seviyorum der gibiydim sanki kelimeler gözlerimin önünden geçerken anlamsız dizeler kulağımda deniz şarkı söylüyor sanki. mırıldanırken buluyorum kendimi.

Uzaktan daha uzak bir yer varsa orayada gitmeli.

Cumartesi, Temmuz 07, 2007



1-2 kelime

El değmemiş yalnızlıkların kokusu sinmiş yüreğime. Terk edilmiş gölgelerin korkusu. Adım adım uzaklaşırken içimdeki gözyaşlarından, mutlulukta yitip gidiyor sanki ufukta. Ardına bakmadan kaçtığın sevdaları hatırlar gibi. Her hikayenin sonu var mı sanki? Durduk yere bırakıp gitmek zorunda kaldığında, kimin daha yalnız kaldığını merak edercesine acı çekmek mümkün mü?

Hayat bıraktığın yerden biraz daha ilerde şimdi karşı kaldırımdaki çocuğun aksi yönde ilerliyor zaman senin için. Geçimiş henüz yanı başındaymışçasına sakin ve dingin. Fırtınalardan geçtiğine kendini inandırmak için bile kanıta ihtiyacın var sanki. Denize yelken açma ihtiyacı gibi şimdi insanlardan uzak kalma gerçeği. Uzak ve daha uzak kalabilmek istercesine ve hatta terk edercesine suya bırakmak kendini. Zaman akıp gitsin ve tanıdığın tanımadığın binlerce yüz hiç görmesin seni bilmesin insanlar senin kim ve nasıl biri olduğunu. Unutulup git engin sonsuzluklarda; ki unutabilesin sende.

Cuma, Temmuz 06, 2007




Aslında Shrek 3 ü izlemeye gitmiştim. Duyumlarımda pek olumlu değildi. Ne yazık ki korkunç gerçekle karşı karşıya kaldım en kısa çizgi filmde bile anlatılabilecek absürdlükler serisinden efsane serinin devamı yaratılmak istenmiş filmde costdown yapıp senaryoya gerek olmadığına karar vermişler.

Oysa bir gemi yolculuğu sahnesi var ki gerçek deniz üzerinde yol alan bir yelkenli izliyormuşsunuz gibi. Ayrıca Arthur u ilk bulduklarında Lancelot un atı sanki çizgi değilmiş hissini yaratıyor. ama sonuç sıfır konu olmadan olmuyor.







Eh kötü giden günün tesellisi diyebiliriz Copying Beethoven için gerçi o da pek tutarlı değildi ama müzikal anlamda doygunluk verdiği kaçınılmaz. Burda da Shrek in tersine koca Beethoven i nasıl bu kadar zamana sıkıştırabiliriz sorunu çıkıyor karşımıza. Olmamış tabii ama bu kadarı da fena değildi sadece 9. Senfoninin takdiri dışında ustanın kendisinden sonraki nesillere özgün müzik yapma becerisi için sınırları nasıl zorladığını görmekteyiz. Ayrıca hani bazı sözleri çok sevip te altını çizen yada not alan varsa bu filmde pek çok can alıcı söz var defter kaleminizle gidin :D Oyunculuklar ise son derece başarılıydı bir tek Diane Kruger in sevgilisi mimar Martin rolündeki adam çok durağandı ki zaten o da pek yer tutmuyor :P

Perşembe, Temmuz 05, 2007


Göz alabildiğince çiçek olmalı hayatta. Umarsızca kaybolmalı bu rengarenk yeryüzünde. her rengi ayrıca sevmeli. Her gidenin ardından göz yaşı dökmeli. Ama yine de sevmeli. Her bahar aşık olmalı her sonbahar gözyaşı dökmeli. İçinde çiçek olan şiirler yazmalı sevdiğine yada elinde bir demet çiçekle aşkı anlatmalı gözlerinde

Çarşamba, Temmuz 04, 2007

Bir mail hayatımızı ne kadar değiştirebilir?

Pek çoğumuza gelen spam mailleri siler atarız bende böyle yaparım ama içinde bir şey anlatılıyorsa merak eder araştırıp eğer yanlışsa gönderen kişiye döner ve bunun gerçekte ne olduğunu kendisine de belirtirim ki en azından bilgi çöplüğünde kaybolmayalım.

Alaza taşı : ALAZA adi verilen bu panzehir sigirlarin kendi korunma mekanizmalariyla olusturduklari od kesesinde olusan safra kesesi tasini andiran bir madde, ancak 1000-1500 hayvanda bir bulunan yaklasik parmak ucu buyuklugunde bir taş.

Dünya üzerinde pek çok ülkede Karaciğer rahatsızlıklarıyla ilgili kullanılmakta imiş bu madde Sarılık, Siroz ve hatta Karaciğer kanseri.

İnternet üzerinden de elde edilebilen bu taş (Gall Stone) biraz pahalı nijeryada yılda yaklaşık 100 Kg elde edilebiliyormuş sanırım türkiyede bu bilinç hala yok.

GALL Stone (7/11/2000) Dear Sir, Thanks for replying our mail on GALL Stone. Our price goes like this A gram goes for $30 50 grams goes for $1,500 100 grams goes for $3,000 1kg grams goes for $30,000 Our contact address: Victoria Azikan's & Son Nig......
Gfield Nigeria Limited [Nigeria]


yukarıda bi internet sitesinin satış rakamları var. ayrıntılı bilgi içn lik e de tıklayabilirsiniz. Tanıdığım insanlar içinde bunu denemek isteyen olursa haberi olsun çünkü genelde internette gördüğüm yazılar doktorlar tarafından yazılmış ama denemeden görmek mümkün değil tabii.

http://www.alibaba.com/catalog/10817281/Ox_Cow_Cattle_Gall_Bladder_Stone.html