Çarşamba, Eylül 20, 2006

Uzun zamandır yeni birşeyler yazmıyordum zaten yazabilecek durumda da değildim. 2. şiiri renklerin içinde blogunda zehraya yazdığım cevaplardan hatırlayan olabilir :) napalım şu sıralar üretme sorunumuz var eldekileri kullanıyoruz :) araya koydum ki çakılmasın diye :)))


düşünceler vardı
karanlık ve ürkek
düşler vardı
hayalgücünün sınırında
seyreden
umutlar.

düşüncelerin
mavisiydi
geceye
sönük bir aydınlık
veren ayışığının
gözlerindeki gözyaşıydı

yansıyordu
ayışığı
genç kızın gözlerinden

düşünceliydi
adımlarının
sesi yankılanırken
bomboş sokaklarda
düşlemekteydi

maviydi gökyüzü hala
hayallerinde
yarattığı dünya
gece olmasına
izin vermiyordu

hiç yalnız kalmıyordu
ağaçların
sonbaharda
ayrılık mevsimine uyup
döktüğü yapraklarını
seyre dalarken

*********

Kanadından yaralı
bir küçük serçe
meydanın tam orta yerinde
ağır aksak
ürkek ve tedirgin
saklanmak için
ilerliyor

Uçmak istiyor
benim gibi
uçarak kaçıp gitmek
maviliklere

ne denizde bir balık
nede gökyüzünde
bir kuş değilim

Dünün yaralarında
ağlıyorum
ve gözyaşlarım
ıslatıyor
bugünümü
yarını beklerken

Kırık da olsa
bir kanadım yok
uçup gidebileceğim
engin sonsuzluklarda yok.

Ağlıyorum
sonsuz gözyaşlarıyla
yitirdiğim her sevgi için.


**********

ne söylemek istediğimi bilmiyorum
duvara bakar gibi konuşamıyorum
sen ağlarken karşımda

söz veremiyorum kendime

söylenecek sözler
belki bir kaç basit kelimeden ibaret

nefes alır gibi
çektiğim havayla karışık
içimden ne geliyorsa
bırakmak rüzgara fısıldar gibi
uçuşsun sözler diye
özgür bırakmak
geri vermek yaşanılan her şeyi
bir nefeste.

Pazar, Eylül 17, 2006

Son dönemde çok yoğun günler geçirdiğim için tüm sosyyal yaşantım alt süt olduğu yetmezmiş gibi birde yaz sonu ile birlikte iş piyasasının hareketlenmesinin verdiği yoğun tempoya alışmaya çabalarken bir de böbrek taşı düşürme macerası üstüne üstlük pazartesi iso denetlemesi öncesi tüm hazırlıkların bitmediği bir dönemde kaymaklı ekmek kadayıfı gibi geldi. Neyse çok şükür şu anda iyiyim.

Fon müziğimi yine değiştirdim aslında daha önce değiştirmeyi ve başka bir şarkı koymayı planlamıştım ama yukarıda anlattığım sebeplerden dolayı biraz gecikti bu gecikme esnasında nerden aklıma ve dilime dolandı bilmem çooook eski bi şarkıya takıldım kaldım yaklaşık 15 yıl öncesinin nazan öncelinden ilk albümüne de adını veren Mühürledim Seni Kalbime (Bir Hadise Var) şarkısını sizlerle paylaşmak istedim. Dediğim gibi albüme adını veren parça bu olmasına rağmen Gitme kal bu şehirde nin gölgesinde kalarak arada kaynayıp giden bir şarkı oldu.

Vurgunum sana
Bir mahkum gibi
Uykular haram
Bir zehir gibi
Aşığım fakat
Hasretin deli
Ezelden beri
Bir hadise var
Kimse bilmiyor
Olmuyor bende
Deprem olmuyor
Hiçbir şey beni
Böyle sarsmıyor
Bir senin gibi

Mühürledim seni kalbime
Kurşunlar işlemez ciğerime
Zincirledim seni kalbime
Anahtarları yok denizlerde
Şeytan diyor ki tövbeler etmeli
Uğrunda yüz kere bin kere ölmeli
Cehennemde bile zulmetsen de
Bir seni sevmeli

Gözlerin hoyrat
İhanetler gibi
Ellerin soğuk
Zemheriler gibi
Kalbin buz tutmuş
Son nefes gibi
Soğuk olsa da
Bir hadise var
Kimse bilmiyor
Olmuyor bende
Deprem olmuyor
Hiçbir şey beni
Böyle sarsmıyor
Bir senin gibi

son dönemlerde burada sürekli olarak şiirler ekledim biraz değişiklik zamanı gelmişti. Yakında sinemalarda daha fazla zaman geçirmeyi planlıyorum o zaman geçen seneki gibi filmler hakkıında yorumlarıda burda görebileceksiniz.

Cumartesi, Eylül 09, 2006

kelimeler
yordu beni
günü gelmeyen
mektuplar
için sıralanmış
sözcükler gibiyim

bir biri peşi sıra
umut yüklü
kafiyeli sözlerdi onlar

hiç bir zaman
ulaşamadı
nihayete
eski bir dolapta
yada sandıkta
çürümeye terk edildi.

Oysa içindeki
coşkunun
kağıtta can bulan sesi
kalbinin pırıltısıydı
sözcükler.

***********************

ansızın
ardında bırakıp
karayı
engin maviliklerde
yiter gibi

nefes alır gibi
şarkı söylemek stiyorum

uçsuz bucaksız
sonsuzluklara değin
duyurmak sesimi

nasıl da geçiyor zaman
henüz yaşanmamışçasına

sanki
geride bırkatığım sevgiler
hala bir umut yarınlara
uyanmak istemediğim
sabahların korkusunda

ansızın ve birdenbire
aşık oluvermeli insan
hayaller kurmadan
yaşayabilmeli.

**********************

sert bir rüzgar
dalgaların aksine
denize savuruyor kendini

deniz karaya
kavuşmanın telaşında
ardı ardına
umutsuzca
vuruyor dalgalarını

oysa bilmez ki
ayışığında
ne güzeldir denizin
karanlık suları

görmek isteyen
her göz
aşık olur
yansımalarındaki
oynak ışıltılarına.

Salı, Eylül 05, 2006

Biraz ara vermiştim kısa bi istanbul seyahatinin ardında birkaç şiirle merhaba demek istedim umarım hoşunuza gider.


Mutluluğun

Adında

Bir hüzün saklı


Gerçek

Olan

Nedensiz ölmek


Yaşam

Ardında

Hiç iz bırakmadan

Kaybolup gidiyor

İçinde

Acı çekilmediği zaman



******************************

Olsun

Varsın

Gecelerden

Birinde

Hayal kursun

Yalnızlığa şarkı söyleyen çocuklar

Olsun


Olsun

Gökyüzünden

Süzülen

Yağmur damlalarıyla

Islansın

Aşk

Olsun


Yarının

Değil

Bu günün umudu olsun

Gözlerinin

Yeşilinde

Hayat bulsun

Şarkılar


Rüzgarında

Hep

Sen tadında

Bir tad kalsın


Olsun

Yaşadıklarımdan

Ne varsa

Unutulmayan

Hepsi

Senin olsun.



******************************************


Yinede sen bilirsin

Uzaklarında

Bir gerçeği

Olduğunu


Senden gelir

Fısıltılardaki

Aşk sözcükleri


Yinede sen bilirsin

Gidemediğinde

Gözyaşlarının

Akmadığını


Geride ne kalır

Rüzgarın

Alıp götürdüğü

Kurumuş

Sararmış

Yaprakların

Üzüntüsünden


Sonbahar bitti

Mektuplar

Birer birer uçuşup

Rüzgarın

Peşi sıra

Yok olup gitti


Bir tek sen bilirsin

Gelmediğinde

Gözyaşlarının

Seni silemediğini.