Pazartesi, Nisan 24, 2006

Bahar geldi.

Bu hafta sonu kırlardaydık arkadaşlarla pek çok fotoğraf çektik aslında hepsi de birbirinden güzel ben bunu paylaşmak istedim belki sonra birkaç tane daha eklerim....

Image Hosted by ImageShack.us

Perşembe, Nisan 13, 2006

Kahve kokusuyla bölünen uykulu bir gece
günün yorgunluğu ve hayatın umutsuzluğu üzerine anlamsız düşünceler ve yokluğun. Oysa her gün yanımdasın sanki göremesemde .

Sözler var dilimin ucunda bekleyen belki görebilsem yüzünü unutacağım şaşıracağım pek çok kelime hazırda beklemekte.

Günlerce süren düşler bir anlık uutlar olmadığını bilerek ordan geçmek ve her seferinde bir ürperti. sanki çıkıverecekmişsin gibi son bir kez daha bakmak kapıya. Ardımda bırakıp giderken bile sesini özlemek her an duyacakmışım gibi.


Sesler var kafamın içinde birde sen. Sürekli anlatıyorum. seni göremediğim halde yaşıyorum yinede bilmediğim bir nedenle nefes almaktayım. Benim seçimim değil bu.

Karanlığa inat ayışığı tüm aydınlığıyla yakıyor körfezin dalgalı yüzünü.

oysa ben hep karanlıklardayım.

kanat çırpsan özgürlüğe
benide alıp götürsen çok uzaklara
gözlerinde yaşlansam
nefes alsam
sana sarılırken.

Çok uzaklarda arama
okurken arasında kaybolduğun satırlar
sana yazıldı belkide.

Salı, Nisan 11, 2006



Beyaz perdedeki Hayalet.

Yıllar süren özlemin sonunda 2 ay önce sinemada reklamlarını izlediğimiz Operadaki hayalet'e kavuştuk. Tabiiki fragmanda ilk dikkatimi çeken Sarah Brightman ve Micheal Crawford un o muhteşem performanslarını arıyacağım hissine kapılmak oldu.

Ama filmi izlemeden karar vermemek gerekliydi. Düğümün çözüleceği yer ise Angel Of Music olacaktı. Sinemada tek başına olmanın da verdiği rahatlıkla bağıra bağıra bu şarkıya eşlik ettim ama ııh olmamıştı Sarah Brightman ve Micheal Crawford dan aldığım lezzetten eser dahi yoktu ama diğer parçalardaki performanslar iyi sayılırdı.

Fakat Operadaki hayalet dendiğinde insanların zihninde ilk canlanan Angel of Music düeti olmuştur hep. Filmin süprizi ise sınırlı sayıda basılıp ücretsiz dağıtılan Angel of Music Düetinin Türkçe versiyonuydu çabuk açılsın diye buraya koyduğum versiyonu 3gp yaptım elimde vob, avi ve divx de var isteyene yollayabilirim :)


Operadaki Hayalet
Video sent by bulsara



Bence filmdekinden daha başarılı bir performans ama müzikte bazı sorunlar var gibi. Neyse filmi yarın (Çarşamba) tekrar izleyeceğim belki buraya ekleyip çıkartacağım başka ayrıntılarda gözüme çarpar. Yinede Moulin Rouge! dan beri müzikal hasretiyle yanıp tutşmakta olanlara ilaç sayılabilir bu film. (Chicago yu sevmedim)

Bunun blogda olması gerekiyormuş bencede uygundur :) Önce bir mail geldi ardından soru cevap şeklinde ilerledi bakalım sizlerin de hoşuna gidecek mi bu diyalog.


Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin
olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimiz eşit oluruz....




Yan yana yürüyebilmek cesaret ister ama.


nedenki




Yan yana yürümek cesaret ister

dedim çünkü birini takip etmek yada yol göstermek farklıdır oysa seninle birlikte hareket eden ama senden bağımsız birinin yanında olması cesaret ister.

Yan yana yürümek cesaret ister

Yanındaki insana güven duymak gerektirir birlikte adım atmanız ve aynı yöne gidebilmeniz için.

Yan yana yürümek cesaret ister

Yanınınızdaki insanı sevmek gerekir.





güzel bir yazı olmuş...Blogunuza koyabilirsiniz...





Güzellik görecelidir. Tahmin ettiğimizden çok yaşıyoruz bu ölümlü dünyada gözümüze gelen onca güzellik arasından en güzelini seçme şansı verilse durup geriye baktığımızda hemen evet oydu diyebilirmiyiz?

Ben diyemem hayatımda sayamayacağım kadar güzel şey oldu başıma gelen onca kötü şeyin yanında biraz eksik biraz fazla.

Yarın gün doğduğundan itibaren yine hatıralarla dolacak yaşantım.





Gece olacak yine
Özleyeceğim seni
Dünden biraz fazla

görmeyeli
her rüyamda
bir gezgin gibi
dolaşıyorsun avare

Gece olacak yine
Ardından bahar gelecek
yeşilliklerin içinden
çiçekler sürecek.

Göçmen kuşlar
terk edip gittiği gibi
dönecek geriye

yine gece olacak
yine üşüyeceğim yokluğunla
Sensizliğe uzanan
sabahlarda.

Cuma, Nisan 07, 2006



Gamzeli nereye bakıyor?

Sizinle bir soru cevap oyunu oynayalım bakalım kim bilecek. Şanslı kişi mükafatlandırılacaktır. Muşmula, Mutluluk arayanlar vb. bu yarışmaya dahil değildir. (Tabi Gamzeli de:))

İşte orjinal resim:

Free Image Hosting at www.ImageShack.us

Ben yinede mutluluk arayan insandan şüphelenmekteyim :)

Salı, Nisan 04, 2006

1- Einstenin sobelediği kimdir ve neden?

Newton yere diğerlerinin nerde olduğunu yazar. Büyük ihtimalle hak geçmesin diye alfabetik sıraya koyduğunu düşünelim böylece Galileo ilk sobelenen olur.

2- Okuduğunda seni en çok etileyen kitap ?

Karanlık Dünyada Bilimin Mum Işığı ( Carl Sagan)

Kızıl Ot ( Boris Vian)

Don De Lillo (Beden Sanatçısı)

3- Takip ettiğin dergi?

Roll

4- Günlük okuduğun gazete ?

Radikal

5- En yaramaz çocukluk anın?

Buraya sığmayacak kadar çok aklınıza ne gelirse yaptım. Gelmeyenleri bile

6- Televizyon yapımcısı olsan yapmak istediğin program ne olurdu ?
Çocuklara yönelik deneysel bilim ve Tarihi belgeseller.




Bu da diğer sobelerin cevapları siz sobelemeden ben yaziim dedim :)


1- En beğendiğiniz huyunuz?


Sıcak kanlı olmam

2- Hiç beğenmediğiniz huyunuz ?
Sıcak kanlı olmam (Gereksiz bi sürü insanla kaynaşıyorum)


3- En beğendiğiniz yeriniz ?

Beynim :)

4-Hiç beğenmediğiniz yeriniz ?



5- Çantanızda mutlaka bulunması gerekenler ?

Cep telefonları için çanta taşıyorum zaten

6- Çantanızda asla bulunmaz ?

Para

7- Arabanızın markası ?

Eski arabam Renault 9

8- Hayanlinizdeki arabanız ?

Mercedes Vito

9- En sevdiğiniz yemek ?

Enginar

10- Hiç sevmediğiniz yemek ?

Patlıcan

11- En sevdiğiniz hayvan ?

Deniz atı (Malesef Türkiyeye yasal yollardan getirmek çok zor)

12- En korktuğunuz hayvan ?

İnsanlar daha korkunç

13- Kullandığınız parfüm ?

Yok

14- Kullandığınız cilt bakım ürünleri ?

Islak mendille yüzümü silerim sık sık kabul olurmu :)

15-Hergün mutlaka yaparsınız ?

Maillerime bakarım

16- Hergün yapmayı ihmal edersiniz ?

düzenli olarak ihmal ettiğim bir şey yoktur aslında.

17- Karanlıktan korkar mısınız?

O benden korkar

18- Korkutmayı sever misiniz?

Evet

19- Giyim tarzınız ?

O anda elime ilk ne geçerse giyerim

20- Asla gimeyeceğiniz?

Aşırı dekolte :)

21-Cep telefonunuzun markası?

Nokia, Motorola, Nec

22- Bilgisayarınızın markası ?

Kendim yaptım

23- Karşı cinste hoşlandığınığınız tip ?

Kaprissiz ve saygılı biri olsun gerisi sorun diil.

24-Karşı cinste hoşlandığınız özellikler?

Yukarda belirttim.

25- En beğendiğiniz oyuncu ?

Edward Northon

26- Benzetildiğiniz bir oyuncu ?

Kendi stilime sahibim

27 -Film çevirmek istediğiniz bir ünlü ?

Meg Ryan (Aşığım ona)

28 - Başka birşey yapmak istediğiniz bir ünlü ?

den den

29- Tuttuğunuz Takım ?

FENERBAHÇE

30- Hangi dalda bir sporcu olmak isterdiniz ?

Uzun yıllar atletizm yaptım gayet hoşuma gidiyordu

31- En büyük hayaliniz ?

Hayallerimin gerçek olması

32- Gerçekleştirdiğiniz bir hayaliniz ?

Bir dönem kendi arabamı almıştım.

33- Asla yapmam dediğiniz bir çılgınlık ?

Ben herşeyi yaptım gene yaparım

34-Yapabilirim dediğiniz bir çılgınlık ?

den den


Bi tane daha vardı galiba.


1- Hayatınızın merkezinde olan yapılması tehlike içeren işleriniz ?

* Nefes almak

2- Melodilerin arkasından kan ter içinde gittiğiniz, vazgeçemiyeceğiniz müzik lezzetleriniz ?

* Nick Cave & The Bad Seeds
* Patricia Kaas
* İlkay Akkaya

3- Yediğiniz halde "ben bununla doymam" diye çemkirdiğiniz kadar karşısında zayıf olduğunuz yemekler ?

* Kabak Dolması, Enginar (Yemeği yada Dolması fark etmez)

4- İzlemekten keyif alırken reyting canavarına maruz kalıp yayından kaldırılan diziler?

* En son Çapkın ilk müzikal dizi olmaya çabalayan denemeydi olmadı.

5- Şuan "ben burada ne yapıyorum , kim getirdi beni buraya "sorularına maruz kalmaksızın ruhunuzun olmak istediği yer?

* Her hangi bir kumsal




Artık benim hakkımda merak edilecek bişey kalmadı bütün kirli çamaşırlarım ortaya döküldü herhalde :)

Pazartesi, Nisan 03, 2006

Zamanın döngüsünde kaybolmuş
küçük yolcularız biz.
Geçmişten gelen
karanlık lekeler

Güneşlerin yıldızların etkisiyle
boşlukta süzülen
bir toz zerresi

sonsuz uzayda
yolunu arayan
bir gezgin

Her yer karanlık
zaman akıp gitmekte
alabildiğince hızıyla

yalnızlığa
demir atmış dostlarım
her biri
birbirinden uzak limanlarda


sebepsizce suskun hepsi
gözyaşları dışında
ortak noktaları
kalmamış

oysa görülecek ne çok karanlık var daha
soğuk rüzgarlarda
sarılacak kimse olmadan
üşüyerek geçecek nice yalnız gece

Ne kadar yaşlandın
şu kısacık ömründe
gözyaşlarınla ıslattığın günleri saymazsak

kendin olmanın
cezası yok.
kendini kandırmanın
bedeli de.

Cumartesi, Nisan 01, 2006

kusura bakma yonca bunu sana yorum olarak yazdım ama sonra bunu diğer arkadaşlarımla da paylaşmak istedim :)



Bana bir maske ver
gözyaşlarımı saklasın senden
mutlu bir dünya göstersin bana
güneş hep akşam üstü olsun
ufkun çizgisine yakın

hayat kadar
gerçekçi olmasın
benim kadar üzgün
senin kadar güzel

bana bir maske ver
bana ait olsun ama
seni hatırlatsın

maskelerin ardında yaşıyalım
ne sen beni sev
ne ben ayrı kalayım senden

gülen bir adam çiz
maskemin üstüne
kalbimin her kırılışında
aynanın karşısına geçmeden önce
sığanayım onun kahkahasına

ve güleyim
her yeni doğan günle
umut edeyim
serin sularıyla
kıyıları döven dalgaları

deniz kıyısında
özlemle beklenen deniz kızlarını
saçının rüzgarda
elinin ellerimden uçuşunu
hayal dünyasında unutayım.

Komplo Teorileri....

Yaşadığımız ülke komplolarla dolu aslında dillerden kulaklara söylencelerle dolu pek çok öykü barınmakta bu coğrafyada.

Son günlerde artan terör olaylarında unutulan bir şey var. Bu olayların birdenbire başladığını düşünüyor pek çok insan oysa bunların oabileceği ifade edilmişti.

Ne zaman mı?

Hamas'ın Ankara ziyaretinden hemen sonra. PKK ya destek verilirse sizin ne kadar hoşunuza gider sözleri hala kulaklarımda....

Bunların yanında sebeplerde var mı? Evet pek çok sebep var ama olasılıkları düşündükçe insanın içi ürpermiyor da değil hani.

Siz başka bir ülkedeki terör örgütüne resmiyet tanırsanız diğer ülkelerde faaliyet gösteren terör örgütlerine nasıl engel olacaksınız?

Yıllardır süregelen bu hissi davranışlar sebebiyle etrafımızda komşuluk yerine düşmanlık besledik.

Türkün türkten başka dostu olmadığı söylendi bizlere.

Oysa benim pek çok dostum vardı.

Türk, Kürt, Laz, İsrailli, İngiliz, Avustralyalı, Yeni zellandalı, Ameri,kalı, İspanyol, İtalyan, Yunan, Kanadalı vb. aklıma gelmeyen pek çok insala tanıştım bazılarıyla uzun süreler görüştüm bazılarıyla hala görüşmekteyim.

Bireyler arasındaki bu dostluk devletler nezdinde düşmanlığa dönüşüyorsa bunun sebebi halklarda aranmamalı.

Yöneticilerin erdemi bazen halkın istemine karşı çıkarak evrensel doğrulrı savunabilme yetisinde olabilmeleridir.

Ne yazık ki popülizm in pençesinde din savaşları ırk savaşları katliamlara dönüşmekte. Toplumsal nefret oy kaygısıyla körüklenmekte.

Herkesin birbirini öldürmeye çalıştığı bir dünyanın efendisi olmayı yeğleyenlere soruyorum etrafınızı çevreleyen bu kan denizinde sizde boğulmayacakmısınız?

Silahlı hiçbir eylemi mantıklı kabul etmiyorum. Dün ölen simitçi bugüne kadar kime ne yapmıştı? Bombalı eylemlerle adını duyurmak isteyen kişiler kendi aciz durumlarından başka hiç bir şeyi ifade edemezler topluma. Masum insanların öldürülmesi olasılığını göze alan hiçbir kimse insan haklarından yada hümanizmden gem vuramaz savunmalarında.

Çok öfkeliyim insanlar ölüyor, kimin öldürdüğü umrumda değil. İnsanlar ölüyor biryerlerde ama herkesin derdi kimin öldürdüğü.